Dinleyici Destek Projesi Özel Yayını boyunca, bu yıl bahar aylarında basılacak olan Açık Radyo ansiklopedik kitabı Açık Kitap’tan seçtiğimiz tadımlık bölümleri, yazarlarının sesinden dinleyebilirsiniz. Bu maddelerin bazılarını da, özel yayın boyunca sitemizde bu bölümde yayınlıyor olacağız.
Mahalle Futbolu:
Mahalle Futbolu,Endüstriyel ve profesyonel futbola karşı, futbolun en demokratik, katılımcı ve yaratıcı alanı. Futbolsever için çekilinecek en nadide savunma mevzisi. Hollanda’nın efsane futbolcusu ‘sarı fare’ lakaplı Johann Cruijff’in adreslediği, modern futbolun kurtuluş reçetesi.
Gerekli Malzemeler:
Bir arsa (hafif çim olsa şahane olur), ikişerden dört taş, bir top (plastik, meşin fark etmez, gerekirse kozalak, preslenmiş kutu gazoz vb. bile idare eder) ve zamanı (hava kararınca, baba çağırınca gidebilir), ayakkabısı, asgari yeteneği mevcut arkadaşlar.
Modern zamanlarda, kenti yöneten zihniyetin arsa denen münevver boşlukları doldurması vesilesiyle, artık doğru dürüst mahalle maçı yapacak boşluğun bulunamadığı ortamda ‘halı saha’lara kurulan amatör futbol dünyalarını da itinayla değerlendirmek gerekiyor. Hani koca koca adamların, kendilerinden, bünyelerinden geçip, çocukluklarıyla paslaştıkları ortamları... Ama yine de memleket evlatlarını; toprak zemin, iyiden iyiye yabaniye sarmış çim saha, hatta yazları plaj kumu varken, suni halıya mahkûm eden ‘derin’ arsız müteahhit zihniyete de kıllanmayı ihmal etmeyelim.
Kıyafete Dair…
Her futbol sevdalısının kalbinde bir takım olduğu için, mahalle maçında sahada o formayla salınmak ister. Bunun yolu da, anneden babadan bir forma almasını istemektir. Mahir ama ihtiyatlı anneler ise sorunu o formayı (çoraplar da dahil) bizzat örerek halletmeyi sever. Kışın iyidir de, yazın yün forma giymek kadar zor bir şey yoktur. Gencin iflahını keser. Lakin, bu alanın en güzel tarafı, artık üstte başta ne varsa oynayabilme kabiliyetidir. Üstte hasbelkader Galatasaray forması varsa, Fener formalı bir çocukla aynı takımda oynayabilir, karşı takımda senle aynı formayı taşıyana zerre muhabbet göstermezsin. Daha ilk dakikada, takımdaşlık her türlü üst yapıyı derdest eder.
Öte yandan, hiçbir mahalle çocuğunun tahammül edemediği giyim-kuşam örnekleri de yok değildir. Misal; altta pijama, üstte atlet, ayakkabılar rugan, çoraplar pastel tonlarda, gözde gözlük, bakkaldan dönen amcanın maça dâhil olma çabası bu ortama hiçbir zaman yakışmamıştır, yakışmayacaktır.
Kurallara Dair…
Endüstrinin kepazeliklerine en rahat barikat uygulanacak alandır. Mahalle futbolu laiktir. Kulla oyun arasına ruhban sınıfı (hakemler) ve kara kitapları giremez. Kimse adalet dağıttığını iddia etmesin; durum ortada. Bunun panzehiri de yine ‘mahalle maçları kuralları’dır. “Adamın gol diyor!” denirse, tartışma orada biter. Adama gıcık kapmak da kimseye fayda getirmez. Lakin, bu tip adamlar genelde sevilen, sayılan ve ‘teknik’ adamlardır. Oyundan soğutulmaları, bizzat takıma zarar getireceğinden, mevzu uzatılmaz.
Bir Allah’ın kulu gelse de ‘ofsayt’ kuralını, sahalarımıza sokamaz, sokmamalı. Bütün hayatını karşı sahanın derinliklerinde geçiren ‘beleşçilik müessesi’ne bu vesileyle sahip çıkılmalıdır. Öte yandan, öyle krampon giyip topu her bulduğunda ‘abanmak’ da ayıptır.
Bacak-arası-5-gol ve 3-korner-bir-penaltı meseleleri anlaşmaya göre uygulanabilir. Lâkin, kazık kadar adam olunca, bacak arası kuralı hiç gündeme getirilmemelidir. Yakışmaz.
Topu dışarı atan gidip alır. Almazsa bu şahıs maç süresince sürekli aşağılanmalı, pis pis bakılarak yaptığına pişman edilmelidir.
Maç süresi havaya göre ayarlanmalı, hava kararınca ve top sahibinin babası çağırınca maç bitirilmelidir. Hiçbir takımdaş aile krizlerine yem edilmemelidir.
Yazan ve Dinleyici Destek Projesi Özel Yayını için seslendiren: Tan Morgül